Otomotiv sektöründe dünyaca tanınan bir marka olacağız
Standart Kalıp Satış ve Pazarlama Müdürü Bülent Aladağlı ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
Standart Kalıp Satış ve Pazarlama Müdürü Bülent Aladağlı ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
Sorularımıza geçmeden önce bize kendiniz ve firmanızdan bahseder misiniz?
Firmamızın Satış ve Pazarlama Sorumlusuyum ve aynı zamanda firma ortaklarından biriyim. Standart Kalıp 2009 yılında kuruldu. 10 beyaz yakalı, 30 mavi yakalı olmak üzere toplam 1500 m2 kapalı alanda faaliyet gösteriyoruz. Ürünlerimizin yaklaşık yüzde 80’i otomotiv sektöründe kullanılıyor. Geri kalan yüzde 20’lik kısmı ise beyaz eşya ve makina sektörü oluşturuyor.
Firmanızın bünyesinde hangi faaliyetler gösteriliyor, müşterilerinize hangi ürün ve hizmetleri sunuyorsunuz?
Üretmiş olduğumuz kalıp elemanları günümüze kadar 150 ana grup ve 10.000’in üzerinde çeşitten oluşuyor. Üretimimizin büyük bölümünde otomotiv ana sanayinin kullandığı standartlarda üretim yapıyoruz. Üretim konumuz; kalıplarda kullanılan; sac kalıpları, plastik kalıpları, hacim kalıpları, fikstürler, kontrol aparatları vb. standart yardımcı ve tamamlayıcı elemanlardır.
Hizmet verdiğiniz sektörler hangileri? Ürünleriniz hangi alanlarda kullanılıyor?
Ağırlıklı olarak; otomotiv sektörü, beyaz eşya sektörü ve makina sektörlerine hizmet veriyoruz.
Ürünlerinizin piyasada kalıcılığını sağlamak adına ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Ar-Ge çalışmalarımız sürekli olarak devam ediyor. Bununla birlikte KOSGEB’le ve TÜBİTAK’la birlikte yeni projeler üretiyoruz. Ana hedefimiz, öncelikle Türkiye’ye gelen ithal ürünlerin önünü kesmek ve otomotiv sektöründe dünyada tanınan bir firma haline gelmek... Bununla ilgili yılda 2 - 3 projeyle ya da ürün yelpazemizi genişleterek kendimizi geliştiriyoruz. Fiyatlarını da yaklaşık dörtte bir oranında azaltıp teslimat zamanlarını da yaklaşık 1 - 2 haftalara kadar düşürebiliyoruz. Bu anlamda yatırımlarımız her yıl artarak devam ediyor. Ürünlerimizle ilgili kaliteyi en yükseğe çekebilme adına bir sürü yeni makinalar ve ölçüm aletleri aldık. Hatta TÜBİTAK’la birlikte bir sürü malzeme analizi yapabileceğimiz makinalar tasarladık.
Türkiye geneline bakacak olursak her sene üretici firma sayısı artıyor. Uzakdoğu menşeili ürünlerinde etkili olduğu bir piyasada sizce sektörde adil bir rekabet ortamı var mı?
2012 yılında en fazla ihracatımızı Uzakdoğu’ya gerçekleştirdik. Bunun nedeni ise, İspanya’da yaptığımız partnerliklerimizin Ford, Peugeot vb. projelerinde kalıp tedarikçileri Uzakdoğu’da olmasıydı. Biz de onların bazı alanlarda tedarikçileri olduğumuz için o yıllarda en fazla ihracatımızı Uzakdoğu’ya gerçekleştirdik. İnsanlar oradan malzeme getirirken biz oraya ihracat yapıyorduk. Herkes çok şaşırdı. Bir nevi onları kendi silahlarıyla vurduk. Bu yüzden 2012 senesini hiç unutmuyoruz. Şimdi de bunu geliştirmek için çalışmalarımıza devam ediyoruz. Birçok ana sanayiciyle yakından görüşüp, onaylı tedarikçileri olup onların dünyadaki bütün projelerini takip etmek istiyoruz. Uzakdoğu menşeili ürünlerden biz çok şükür fazla yara almıyoruz. Çünkü Türkiye’nin; Tofaş, Fiat, Mercedes, Renault vb. tanınan markalarıyla çalışıyoruz. Bu markalarda Uzakdoğu menşeili ürün kullanımı çok az. Biz öncelikle kaliteye önem veriyoruz. Bu yüzden çok fazla problem yaşamıyoruz. Zaten bizim yer aldığımız pazarda alt kalite ürünlere yer yok.
Mevcut yatırımlarınız, yurtiçi ve yurtdışında içinde yer aldığınız projelerden bahseder misiniz?
Global anlamda Renault’un dünya üzerindeki tüm fabrikalarında onaylı tedarikçisi durumundayız. Bunun haricinde otomotiv ana sanayinin Türkiye’de ve dünyada tedarikçi listesindeyiz. Avrupa’da; İtalya, İspanya, Almanya ve Polonya’da bayiliklerimiz bulunuyor. Tahran’da Standart Kalıp olarak bayi ve distribütör kullanmadan kendimiz bir yer açmayı planlıyoruz. Bu noktada çalışmalarımızı başlattık. Yakın zamanda kendi sektörümüz olan kalıp elemanları konusunda yabancı firmalar hep ülkemizde satış yapmaktaydı. Biz artık Türkiye’nin dünyaca tanınan bir marka olmasını istiyoruz.
Türk kalıpçılık sektörünün son dönemdeki gelişim grafiğini bizler için yorumlar mısınız? Sizce sektörün gelişmesi adına neler yapılabilir?
Son dönemde yaşanan olaylardan dolayı dünyada sektör devleri dediğimiz firmalarla görüşme sürecimizi ilerletemiyoruz. Çünkü Avrupa’da yaşayanlar için Türkiye güvensiz bir ülke haline geldi. Birçok firmayla görüştüğümüzde, yapılan anlaşmaların ve ortaklıkların dondurulduğunu gördüm. Örneğin, kalıp kontrolüne gelen firmalardan bir elemanın kovulmayı göze alarak Türkiye’ye gelmek istemediğini gördük. Bazı firmalar da projelerini Türkiye’ye vermek istemiyor. Süreci tıkayan neden ise, maalesef Türkiye’de yaşanan olumsuzluklar.
2016 yılı, yaşanan birtakım olumsuzluklardan dolayı piyasalar açısından durgun bir yıl oldu. 2017 yılında sizce piyasalar nasıl bir yol izleyecek?
Genel olarak bakıldığında durgun bir seneydi. Fakat biz 2016’yı artı bir yıl olarak kapattık. Hedeflerimizi yakalayamasakta geçen yılki ciromuza ulaştık. Biz bu yılı ayakta kalma yılı olarak tanımlıyoruz. Şu anda da 7 gün 24 saat hatta Pazar günleri dahi çalışmaya devam ediyoruz. 2017 yılına kendi sektörümüz açısından olumlu bakıyoruz. 2017, bizim için yeni projelerin üretildiği bir yıl olacak. Totoya ve Renault markalarıyla ilgili projelerimiz olacak. 2017’de kalıp sektöründe bir hareketlenme yaşanacağını düşünüyorum.
Bursa Metal İşleme Teknolojileri Fuarı’nı firmanız açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Fuarın firmanız açısından önemi nedir?
Standart Kalıp olarak biz fuara prestij amaçlı katılıyoruz. Çünkü insanlar fuarda bizi görmek istiyorlar ve her sene fuara katılan en renkli isimlerden biri olduğumuzu söylüyorlar. Aynı zamanda Bursalı olduğumuz için de bu fuara destek vermemiz gerektiğini düşünüyoruz. Bununla birlikte yeni ürünlerimizin lansmanını gerçekleştiriyoruz. Bursa fuarları bizim için her zaman iyi geçiyor ama bu sene biraz daha durgun geçti. Bursa Metal İşleme Teknolojileri Fuarı her geçen sene enerjisini kaybediyor. Bu sene fuarda kaliteli bir müşteri portföyü göremedik. Ayrıca yurtdışından katılım çok azdı. Son 2 - 3 yıldır fuara yurtdışından gelen kişiler ürün satın almaya değil, daha çok ürün satmaya geliyorlar. Bu da fuara olan ilgiyi azaltıyor. 2015 ile 2016 yılını karşılaştırdığımızda fuara katılım oranında yüzde 30’luk bir düşüş olduğunu gördük. Ben fuarların her yıl düzenlenmesine karşıyım. Bu tarz fuarların 2 ya da 3 senede bir düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum. İnsanların fuarı özlemesi gerekiyor. Her sene düzenlenen fuarlar insanları bir anlamda bıktırıyor. Dolayısıyla fuara ilgi azalıyor.
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Hidrolik Pnömatik Dünyası. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.